Son dönem yaşanan aşırı sıcaklar ve buna bağlı olarak kuraklık Arda, Tunca, Meriç ve Ergene nehirlerinin su debilerini aşağı yönlü etkiledi. Su seviyesi dip yapan Tunca Nehri'nin debisi son dönemde ortalama saniyede 1 metreküp, Meriç'in 61 metreküp, Arda'nın 85, Ergene'nin ise 6 metreküp olarak ölçüldü.
DSİ'nin 15 Eylül verilerine göre nehirlerin debileri son ayların en düşük seviyesinde.
Su seviyesi dip yapan Tunca Nehri'nin debisi saniyede 1 metreküp, Meriç'in 61 metreküp, Arda'nın 85, Ergene'nin ise 6 metreküp olarak ölçüldü.
Su seviyesinin azalması nedeniyle nehir yataklarında kum adacıkları oluştu.
Geçen yılın aynı döneminde Tunca Nehri'nin debisi saniyede 6 metreküp, Meriç'in 72 metreküp, Arda'nın 95, Ergene'nin ise 9 metreküp olarak ölçülmüştü.
Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, aşırı sıcaklar ve kuraklığın Trakya'nın önemli su kaynakları Meriç, Tunca, Arda ve Ergene nehirlerini olumsuz etkilediğini söyledi.
Uzmanlık alanı seller, taşkınlar ve iklim olayları olan Doç. Dr. Uludağ, Meriç, Tunca, Arda ve Ergene nehirlerinin mevsim normallerinin altında debiyle aktığını anlattı.
Küresel iklim değişikliğinin hava sıcaklıkları ve yağış rejimlerinde önemli farklılıklar oluşturduğuna işaret eden Uludağ, "İklim değişikliği ve kuraklık Trakya nehirlerine can çekiştiriyor." dedi.
Uludağ, Trakya'da son yıllarda kar yağışlarının azalmasıyla beraber nehirlerin kışın yeterince dolmadığını, yaz aylarındaki kuraklıkla birlikte su seviyesinin kritik noktalara indiğini vurguladı.
Nehirlerden geçen her damla suyun önemli olduğunu ifade eden Uludağ, azami düzeyde yararlanılması gerektiğinin altını çizdi.
Arda, Tunca ve Meriç nehirlerinin kaynağını Bulgaristan'dan aldığını anımsatan Uludağ, şunları kaydetti: "Bulgaristan'daki nehirlerin üzerinde 25'e yakın baraj var, dolayısıyla Bulgaristan'ın da suya ihtiyacı var. Nehirlerdeki suyun azlığının bir nedeni de kuraklık yaşayan Bulgaristan'ın artakalan suyu bize bırakması. Su yönetimi önemli bir problem. Meriç Havzası Türkiye'nin en önemli havzası, hem sınır aşan hem de sınır oluşturan bir havza. Türkiye, havzanın aşağısında yer alıyor ve suyu kontrol edemiyoruz. Kaynağın kontrolü biz de olmadığı için su yönetiminde çok dikkatli ve hassas olmamız gerekiyor."
Uludağ, şöyle devam etti: "Ergene Nehri'nin debisi bu dönemde saniyede 5 metreküp seviyelerinde akıyor ancak 1980'lerde saniyede 2000 metreküplük bir akışa sahipti. Taşkın karakterli bir akarsu. İklim değişikliklerine hassas bir akarsu. Bazen kuruma seviyesine geliyor bazen de çok büyük taşkınlara sebep veriyor. Dolayısıyla bu kuraklığı değiştirmek ve yağışları artırma şansımız yok. Bizim bunu kullanmak, yere düşen suyun buharlaşmasını azaltma, yağışları sağlıklı şekilde kullanma ve uyum sağlama şansımız var."
Su yönetiminin en iyi şekilde yapılması için projeler geliştirilmesi gerektiğini, üniversitelere ve kurumlara bu konuda önemli görevler düştüğünü anlatan Uludağ, "Teknolojik tarımsal ve sulama projelerinin geliştirilmesi ve devletin bunları desteklemesi gerekir. İklim 10 yıllık bir süreçle çözülebilecek, sonuçlanabilecek bir sorun değil. İnsanlık tarihi boyunca her zaman bizimle olan ve olacak. Biz iklime uyum sağlamak ve onun kurallarıyla hareket etmek zorundayız." diye konuştu.
Uludağ, Trakya'daki nehirlerin tarımsal üretimi doğrudan etkilediğini dile getirdi.
Trakya'nın tarımsal potansiyelinin yüksek olduğuna dikkati çeken Uludağ, "Türkiye geneline baktığımızda tarıma uygun olan yüzde 35 civarı ama Trakya'ya baktığımız zaman yüzde 80'inin üzerinde tarıma uygunluk var. Trakya'daki tarım alanlarının baklava tepsisi gibi niteliyorum, çok verimli. Yer altı suyu açısından zengin olması, toprak verimliliği ve yeryüzü şekilleri açısından çok verimli bir alan. Ergene Nehri'nin beslediği Ergene havzası, kaynağını Balkanlar'dan alan Meriç, Tunca ve Arda nehirlerinin oluşturduğu Meriç taşkın ovaları bu tarımsal verimliliği artıran önemli bir alan." değerlendirmesinde bulundu.
Ziyaretçiler Göremez, Görmek için
Giriş yap veya üye ol.