Türkiye'nin en büyük tatlı su göllerinden biri olan ve Isparta'nın da içme suyunun bir kısmının karşılandığı Eğirdir Gölü'nü kuraklık vurdu. Ciddi kuraklık ve kirliliğe bağlı sorunlara karşı hazırlanan bildirgede gölden su alımlarının her alanda kullanımının tıpkı vergi ile trafik denetimleri gibi takip edilmesi gerektiği, içme suyuyla, bağ, bahçe, parkların sulanmaması, araç, bina ve caddelerin yıkanmaması gerektiği kaydedildi.
Son yıllarda su seviyesinde ciddi düşüş yaşanan, bazı noktalarda 500 metreyi aşan su çekilmeleri nedeniyle hızla kuruma ve kirlilik tehdidi altındaki Eğirdir Gölü'nün korunması amacıyla düzenlenen "Eğirdir Gölü İçin Bir Damla da Siz Olun" başlıklı halk toplantısı sonrası bildirge hazırlandı. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici öncülüğünde yapılan toplantıya hem Eğirdir hem de Isparta'dan çok sayıda isim katıldı.
Toplantı sonucu hazırlanan bildirgeyle gölün geleceği için çağrıda bulunuldu. Eğirdir Gölü'nün stratejik öneme sahip içme suyu kaynağı olduğu vurgulanan sonuç bildirgesinde öne çıkan başlıklar şöyle: Eğirdir Gölü'nün yasalarda belirlenen önceliği, içme suyu kaynağı olarak kullanılmasıdır ve buna uyulmalıdır. Eğirdir Gölü ne Eğirdir Belediyesi ne Isparta Valiliği'nin değil, ülkemizin ve dünyanın ortak malıdır. Sadece Eğirdir ismini taşımaktadır. Koruma-kullanımı belirleme devletimize aittir. Isparta merkez ile Eğirdir, Gelendost, Yalvaç, Atabey ve Senirkent ilçelerinde 500 bini aşkın kişi içme suyu, tarımsal sulama, balıkçılık ve turizm amaçlı gölden doğrudan yararlanıyor. Milyonlarca kişi, göl havzasının elma, kiraz, balık gibi tarım ürünlerini tüketmektedir.
Göl su seviyesinin neredeyse yüzde 70 oranında azalması, kirliliğin su ve göl dip çamurunda aşırı artışının sonucu su bitkilerinin aşırı çoğalması, gölün bataklık haline dönüşmesi, tarımsal üretimdeki ürün kayıplarının temel nedeni havzadan aşırı su alımları, vahşi sulama, gölün su bütçesinin göz ardı edilmesidir. Göl etrafında 10 binden fazla yasal veya yasal olmayan sondaj kuyuları ve taş-mermer ocaklarının ekosisteme zararı ortada. Gölü besleyen dere ve nehirlerin akışını engelleyen suni gölet ve barajların ortalama 50 yıllık kullanım ömürleri olduğu ve 5 milyon yaşındaki göllerimizin yaşamını tehdit etmekte, kurumasını hızlandırmaktadır. Eğirdir Gölü Havzası’nda 70'ten fazla, baraj ve gölet varken yenilerinin açılmasıyla ilgili girişimlere son verilmeli, gölün yüzey akışla beslenmesini sağlayan engeller kaldırılmalıdır.
Gölün kullanım önceliklerine uyularak, havzada modern tarım ve sulama teknikleri (yer altı damla sistemi, yağmurlama vb… ) teknolojik sulama sistemlerinin kullanılmasına ve gölden, gölün su bütçesine olumsuz etki eden su alımlarına son verilmelidir. Gölün doğal yapı ve döngüsü korunmalıdır. Gölün doğal biyolojik su seviyesine getirilmesi öncelik olmalıdır. Bunun için de ilk yol haritamız 'Göl suyunun verimliliği seferberliği' olmalıdır. Su kullanımına yönelik her alanda eğitim, bilgilendirme ve farkındalık çalışmalarına her alanda hız verilmelidir. Suyun verimliliğini artıracak, teşvik edecek yasal, idari ve teknik düzenlemelerin ve planlamaların bilimsel bakımdan desteklenmesi için daha kısa yolu oluşturacak, uygulanabilirlik derecesi çok yüksek olmasını sağlayacak Su Kanunu bir an önce yasalaştırılmalıdır. İklimimize, suyumuza göre tarım ilkesiyle ürün deseninin dışına çıkılmamalıdır. İklim kuraksa sulak tarım yapılmamalıdır. Göl suyunun ve yer altı sularının kullanım ilkelerine uyularak, bu kullanıma yönelik ekipman, cihaz ve teknik donanımımız yaygınlaştırılmalı ve desteklenmeli.
Gölden su alımlarının her alanda kullanımının çok sıkı takiplerinin (tıpkı vergi-trafik denetimleri- su polisliği vb...) yapılması, su kullanımında insanların birbirlerini uyarmaları amaçlanmalıdır. İçme suyuyla, bağ, bahçe, park sulanmamalı, araç, bina, cadde yıkanmamalı. Göldeki su kaybı oranı hedefi için, coğrafi bilgi sistemlerinin kullanılması zorunluluktur. Uzaktan algılama ve otomasyon sistemlerinin yaygınlaştırılması izole ölçüm bölgelerinin oluşturularak, sulama zamanı ve miktarının optimizasyonu sağlanmalıdır. Bitkinin sulama suyu ihtiyacı ve dönemi belirlenerek tarımda su kullanımını azaltabiliriz. Sulamadan dönen suları yeniden kullanabiliriz. Yağmur suları kanalizasyona karışmamalı, içme suyundan kentlerin temizliği ve park bahçe sulaması yapılmasına kesinlikle izin verilmemelidir. Yeşil ve gri su kullanımı ve yağmur suyu hasadının sanayide, kentlerde, tarımda uygulanmasının hedeflenmesi, yeni su kaynaklarının oluşturulması da önemli bir adımdır. Her alanda evde, bahçede, sanayide kentte su hasadı yapmak mümkündür.
Göl suyunun koruma-kullanımı için 'Su Verimliliği Birimi' kurulmalıdır. Göl havzasında sadece elma üretiminde mevsim koşullarına göre, her yıl 15-30 kez ilaçlama yapılmakta olduğu ve elma için her yıl 40-50 bin ton sentetik gübre, 650- 1000 ton pestisit içeren tarım ilacı kullanıldığı ve ilaç maliyetinin yüzde 48,37'sinin aşırı kullanım olduğu belirtilmektedir. Göl çevresinde su ve toprakta ağır metal birikimine neden olan diğer bir önemli etken de herbisit adı verilen yabancı ot-bitki öldürücüsü kullanımının yaygın olmasıdır. Göle ulaşan çok sayıdaki dere ve çayın, geçtikleri yerleşim alanlarının kanalizasyon atıklarından, sanayi tesislerinden ve tarım alanlarından taşıdığı kirlilikle ve çevresindeki atıkları yağmur sularıyla, taşkınlarla, drenajla göle taşınması sonucunda, su, toprak, hava aşırı oranda kirlenmektedir. Zirai mücadele ilaçları ve kimyasal gübrelerin tehdidi altındaki Eğirdir Gölü'nde kısa zamanda radikal kararlar alınmazsa göl suyunun içme suyu olarak kullanımı imkansız hale geleceği gibi çeşitli çok ciddi hastalıklara neden olabileceği bildirilmektedir. Gölde ve kıyı kesimlerde (kuzey kesim) kirlilikten kaynaklanan metan gazı çıkışları giderek artmakta. Bugüne kadar gölün kirliliği ile ilgili dip çamuru temizliği ve kimyasal kullanımında sınırlama ile ilgili somut adımlar atılmamıştır. Gölde öncelikli yatırım balıklandırma değil, gölün temizlenmesi ve kirletilmemesi olmalıdır. Göle yabancı balık türlerinin bırakılması engellenmelidir. Yerel göl komisyonları kurulmalı ve Eğirdir Gölü koruma-kullanma yasaları uygulanmalıdır. Göl ile ilgili 40 yılı aşkın süredir var olan ve zaman zaman revize edilen koruma, yasak ve yönetmelikler uygulanmalıdır. Buna bağlı olarak, göl ve kıyı ekosisteminin korunmasının, kıyı ile sahil şeridine yapılacak planlamanın ilk adımı; kıyı kenar çizgisinin, doğal ve bilimsel verilere uygun biçimde saptanmasıdır. 2012 yılında çıkarılan Eğirdir Gölü Özel Hükümleri, koruma hükümlerinin uygulanmaması ve gerekse Eğirdir Gölü'nün su kodunun düşürülmesiyle aşırı su alınması, koruma alanlarının değişmesi, o zaman da belirtiğimiz gibi gölün bugüne gelişinin nedenidir. Yeni bir kod düşürülmesi amaçlı özel hükümler hazırlanmamalıdır. O zaman gölün daha çabuk kurumasına neden olunur. Eğirdir Gölü'nü kirleten, kirletilmesine göz yuman, kişi kurum ve kuruluşlar hakkında yürütülecek işlemlerin hem bakanlık ve taşra teşkilatları ve hem de valilikler nezdinde yerel koruma ekiplerinin kurulması- çalışması sağlanmalıdır.
Ziyaretçiler Göremez, Görmek için
Giriş yap veya üye ol.