Hedefine Lübnan'ı oturtan İsrail, cihaz patlamalarının yankısı sürerken düzenlediği geniş çaplı hava saldırılarıyla 500'e yakın kişiyi öldürdü. Lübnan'daki durumun Gazze'yi nasıl etkileyeceği ise büyük bir soru işareti. Gazze'deki rehinelerin aileleri, İsrail'in Lübnan'a açtığı savaşla Netanyahu hükümetinin rehineleri gözden çıkardığını düşünüyor.
İsrail gazetesi Haaretz, çıkmaza giren rehine anlaşmasıyla ilgili güncel durumu aktardı. Görüşmeler hakkında bilgi sahibi bir kaynak, yaptığı açıklamada, Gazze'de rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkes sağlanması için yürütülen müzakerelerde kayda değer bir ilerleme sağlanamadığını söyledi.
Kaynak, İsrail ve Hizbullah arasındaki güvenlik durumunun kötüleşmesine rağmen, İsrail ve Hamas'ın arabuluculara olan inançlarını ifade etmeye devam ettiklerini ve aralarındaki iletişim kanalını kapatmadıklarını belirtti. ABD'nin taraflara sunulacak teklifte değişiklik yapmaya çalıştığını, böylece tarafların teklifi kabul edeceğini de sözlerine ekleyerek, “Top Amerikan yönetiminin sahasında” dedi.
Beyaz Saray sözcüsü John Kirby, pazar günü yaptığı açıklamada, ABD'nin iki haftadır görüşmelerde ilerleme kaydedemediğini söyledi. Kirby, “Mevcut durumda en uygun plana ulaşmanın mümkün olup olmadığı belli değil, ancak tüm taraflar Hamas ve İsrail'e uygulayamayacakları ya da uygulamak istemeyecekleri dramatik adımlar dayatacak türden değil, uygulanabilir bir formül bulmak istiyor. Bu, görüşmelerin başarıya ulaşmasından ziyade çökmesine neden olur” diye konuştu.
Rehine Ofer Kalderon'un kuzeni Ifat Kalderon, çatışmanın kötüleşmesinin, rehinelerin hayatını riske atmasından korktuğunu söyledi ve suçu doğrudan Başbakan Binyamin Netanyahu'nun savaşı yönetme şekline yükledi. “Netanyahu rehineleri insanlık dışı koşullarda ve Gazze'deki tünellerde açık ve mevcut bir tehlike içinde terk ediyor" diyen Kalderon, "Gazze'de ya da Lübnan'da gerçekleştirilen her askeri operasyon onları derhal tehlikeye atıyor” diye konuştu.
Kuzey İsrail sakinleri ise savaştan çok önce devletin kendilerini terk ettiğinden şikâyet ediyorlardı, ancak 8 Ekim'de Lübnan sınırında çatışmaların başlamasından bu yana şikâyetleri önemli ölçüde arttı. Sınırdaki gerilim nedeniyle yaklaşık 60 bin kişi kuzeyden tahliye edildi. Netanyahu hükümeti, Lübnan'a yönelik başlatılan hava saldırıları için, kuzeyden tahliye edilenleri geri döndürme gerekçesine sığındı. Kalderon, şunları ekledi: “Netanyahu'dan Amerikalıların önerdiği anlaşmayı derhal ilerletmesini ve döndürme ve torpillemeye son vermesini talep ediyorum. Bunların özü, siyasi hayatta kalmasını sağlamak için rehineleri feda etmektir.”
Rehinelerin serbest bırakılması için Hamas'la “ne pahasına olursa olsun” bir anlaşma yapılmasını talep eden İsrailliler, her haftasonu Tel Aviv sokaklarında protesto düzenliyor. Bu tür protestoların "hükümetin pozisyonunu zayıflatacağından" korkanlar ise eylemcilere karşı çıkıyor.
AFP'ye konuşan İsrail Demokrasi Enstitüsü'nde kıdemli araştırma görevlisi Tamar Hermann, bu bölünmenin, Başbakan Netanyahu'nun yargı reformu önerisi nedeniyle savaştan önce sertleşen sol-sağ siyasi bölünmeyi genel olarak yansıttığını söyledi. Yargı reformuna karşı bir yıldan fazla süren protestolar, Netanyahu'nun aşırı sağcı hükümetinin, mahkemelerin yetkisini azaltmaya yönelik tasarısı sonrası başlamıştı.
Savaş aynı zamanda laik ve dindar İsrailliler arasındaki bölünmeleri de şiddetlendirdi; bunun başlıca nedeni ultra-Ortodoks Yahudilerin askere alınmaktan muaf tutulmaları ve bu durumun pek çok kişiyi rahatsız etmesi.7 Ekim'den bu yana 700'den fazla güvenlik gücü mensubunun öldürülmesi, on binlerce yedek askerin seferber edilmesi ve Lübnan'la olan kuzey sınırında büyük bir operasyon ihtimali, meseleyi her zamankinden daha tartışmalı hale getirdi.
Ziyaretçiler Göremez, Görmek için
Giriş yap veya üye ol.