Son zamanlarda yeni bir eylemin kurbanı olan ve tekrar gündeme gelen Leonardo da Vinci'nin ünlü eseri Mona Lisa tablosu dünya genelinde sanat tarihinde önemli bir yere sahip. Daha önce de birçok kez saldırıya uğrayan tablo hakkında önceki saldırıları ve daha fazlasını sizler için derledik.
"Mona Lisa" adı, tabloda portre edilen kadının gerçek ismi değil, tablonun ismidir. Gerçek adı Lisa Gherardini olan kadın, tablonun adıyla özdeşleşmiştir. "Mona" kelimesi, İtalyanca'da "Madonna" kelimesinden türetilmiştir ve "Bayan" veya "Hanımefendi" anlamına gelir "Lisa" ise kadının adıdır.Bu nedenle, "Mona Lisa" terimi, "Bayan Lisa" veya "Lisa Hanım" olarak çevrilebilir. Leonardo da Vinci'nin bu tabloyu resmederken kullanılan bu isim, tablonun ününü artırmış ve eserin genel adı haline gelmiştir. Mona Lisa'nın gerçek kimliği konusunda kesin bilgiler olmamakla birlikte, Lisa Gherardini'nin tabloyu resmetmek için da Vinci tarafından seçilen bir model olduğuna inanılmaktadır.
Leonardo 1519'da öldüğünde , yarım kalan Mona Lisa'nın asistanına miras bırakıldığı düşünülüyor . Bazıları, sanatçının, el becerisini engelleyen bir tür felç nedeniyle tabloyu yarım bırakmış olabileceğini düşünüyor.Ancak bunun gerceği yansıtmadığını söyleyenler de çok, Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa'yı 1517'de ölmünden birkaç yıl önce tamamladığı söyleniyor.
Napolyon Bonaparte ile Mona Lisa arasında ilginç bir bağlantı var. Napolyon, Fransız Devrimi ve ardından gelen Napolyon Savaşları döneminde etkili bir liderdi. 1797'de Napolyon, İtalya'yı fethedip Milano'yu ele geçirdiğinde, Milano'daki Brera Sanat Galerisi'ni ziyaret etti. Bu sırada, Mona Lisa tablosu Paris'teki Louvre Müzesi'nde bulunmaktaydı.Napolyon'un İtalya seferi sırasında, Fransız ordusu tarafından işgal edilen bölgelerde sanat eserleri toplandı ve bir kısmı Louvre Müzesi'ne gönderildi. Mona Lisa da bu eserler arasındaydı. Napolyon, Fransa'nın sanat ve kültürünü zenginleştirmeyi hedefledi ve bu amaçla savaş sırasında fethedilen bölgelerden birçok önemli sanat eserini Fransa'ya getirtti.Bazı iddialara göre Fransız imparatoru, 1800 yılından başlayarak yaklaşık dört yıl boyunca Mona Lisa'yı Tuileries Sarayı'ndaki yatak odasında asılı tuttu. Resme olan hayranlığının, aslında Lisa Gherardini'nin soyundan gelen Teresa Guadagni adında güzel bir İtalyan kadına olan sevgisinden kaynaklandığı söyleniyor.
Mona Lisa'nın kültür üzerindeki etkisi çok büyük fakat ahşap üzerine yağlıboya panel tablosunun gerçek boyutu insanların hayal ettiğinden çok daha küçük. Tablonun boyutu 77 cm x 53 cm'dir ve yalnızca 18 kilogram ağırlığında. Bu, birçok insanın önceden düşündüğünden daha küçük bir ölçü.
Bazılarına göre Mona Lisa tablosundaki kadının kaşlarının zamanın yüksek sınıf modasını temsil etmesi için ince ve hafif çizilmiş. Bazıları ise kaşlarının Mona Lisa'nın tamamlanmamış bir şaheser olduğunun kanıtı olduğu konusunda ısrar ediyor. Ancak 2007'de tablonun ultra ayrıntılı dijital taramaları, Leonardo'nun daha kalın kaş ve kiripler yaptığını ortaya çıkardı. Her ikisi de zamanla solmuş ya da yıllarca süren restorasyon çalışmalarının kurbanı olmuş.
Gazeteci Dianne Hales'in Mona Lisa: A Life Discovered adlı kitabında yazdığına göre, portre ilk kez 1815 yılında Louvre'da halka açık bir şekilde sergilendi. Hales kitabında "çiçekler, şiirler ve ateşli notlar taşıyan bir dizi talip Louvre'un büyük merdivenlerini tırmanıp onun "berrak ve yanan gözlerine" hayranlıkla bakıyordu" diye ifade ediyor. Kaybolan Mona Lisa kitabının yazarı R. A. Scotti'ye göre, tablo "insanlara sık sık tuhaf şeyler yaptırıyordu. Louvre koleksiyonunda bir milyondan fazla sanat eseri vardı fakat sadece sadece Mona lisa mektuplar alıyordu. öyle ki , ismi bilinmeyen bir aktörün, Mona Lisa'nın aşkına dayanamayıp Paris’te bir otel odasının camından atlayarak intihar ettiği söyleniyor.
1960'larda tablo bir turneye çıktı ve ona 100 milyon dolarlık bir sigorta değeri verildi. (enflasyon da hesaba katıldığında, 2014'teki değerlendirme tablonun 2,5 milyar dolar değerinde olduğunu tahmin ediliyor) Ancak şu an Mona Lisa tablosunun herhangi bir sigortası yok. Bunun nedeni de sigortalanamayacak kadar değerli görülmesi. Hiçbir sigorta şirketi bu riske girmek istemiyor.
Mona Lisa gibi değerli sanat eserleri genellikle özel olarak tasarlanmış iklim kontrollü odalarda sergilenir. Bu odalar, sıcaklık, nem, ışık ve diğer çevresel faktörleri kontrol altında tutarak sanat eserlerinin uzun vadeli korunmasına sağlıyor. Tabloların bozulma, solma veya diğer çevresel etkilerden zarar görmesini önlemeyi amaçlar. Mona Lisa gibi ünlü tabloların sergilenmesi sırasında bu tür odalar, ziyaretçilerin rahat bir şekilde eseri incelemelerine olanak tanırken, aynı zamanda koruma ve güvenlik sağlar.
Mona Lisa 21 Ağustos 1911'de Louvre'dan çalındı. New York Times, geriye dönük olarak halka açık sergilenen acıyı Prenses Diana'nın 1997'deki ölümünün ardından yaşananlara benzetti. Binlerce kişi Louvre'a gelerek bir zamanlar tablonun asılı olduğu boş duvara şok içinde baktı ve arkalarında çiçekler, notlar bıraktı.Mona Lisa'nın çalındığı dönemde Fransa genelinde büyük bir şok yaşandı ve halk arasında bu olay büyük bir üzüntüye neden oldu. Olay, sanat dünyasında ve kamuoyunda büyük bir ilgi uyandırdı ve tablonun kaybolması büyük bir trajedi olarak algılandı. Louvre Müzesi, Mona Lisa'nın çalındığı günlerde büyük bir güvenlik zaafı yaşamıştı. Bu durum, müzenin güvenlik önlemlerini gözden geçirmesine ve güçlendirmesine yol açtı. Olayın ardından Mona Lisa, önce İtalya'da bulundu ve daha sonra 1914 yılında Louvre Müzesi'ne geri getirildi. Bu olay, Mona Lisa'nın popülerliğini artırmış ve tabloyu dünya çapında daha da ünlü yapmıştır.
Daha önce de Louvre'dan çalıntı parçalar satın alırken yakalandığı söylenen Pablo Picasso şüphelilerden biriydi. Ancak gerçek hırsız 1913 yılına kadar yakalanamayacaktı. Gerçek hırsız tablonun Fransa'ya değil, kendisinin ve Leonardo'nun anavtanı olan italya'a ait olduğunu düşünen Vincenzo Peruggia adlı bir Louvre çalışanıydı. İtalyan milliyetçisi Peruggia tabloyu önlüğünün altına gizleyerek kaçırdı. İki yıl boyunca sakladıktan sonra Peruggia, Mona Lisa'yı Floransalı bir sanat tüccarına satmaya çalışırken yakalandı. Bu olaydan sonra tablo kısa süreliğine İtalya'yı gezdi ve Paris'e geri döndü.
Mona Lisa'nın 1911 yılında Louvre Müzesi'nden çalınması olayında, Vincenzo Peruggia'nın tek başına mı yoksa başkalarıyla birlikte mi hareket ettiği konusunda tartışmalar oldu. Peruggia, tabloyu çalarken kendi başına olduğunu iddia etmişti. Ancak, olayın ardından ortaya çıkan bazı spekülasyonlar ve iddialar, Peruggia'nın başka kişilerle işbirliği içinde olduğunu düşündürdü.Bu iddialar arasında, çalınan tablonun İtalya'ya götürülmesi ve burada satılması sürecinde başkalarının da dahil olabileceği fikri bulunmaktaydı. Ayrıca tek başına hareket etmesi pek olası değildi, tablo neredeyse 200 kilo ağırlığında olan ahşap destek ve cam kutunun içindeydi, bu da Perugia'nın onu kendi başına duvardan indirmiş olmasının pek olası olmadığını gösteriyor.Yıllar sonra, kendisine Cehennem Vadisi'nin Markisi diyen bir adam, Amerikalı muhabir Karl Decker'e Mona Lisa'nın çalınmasının ardındaki gerçek dehanın kendisi olduğunu itiraf etti . Hikayesinin ölümüne kadar gizli tutulması koşuluyla , Peruggia'nın onu kaçırmak için yüklü miktarda para ödeyen üç adamdan biri olduğunu açıkladı. Bu şekilde Marki, başyapıtın birden fazla sahtesini koleksiyonculara fahiş meblağlar karşılığında satabilirdi. Dolandırıcılığın güzelliği, her alıcının gerçek kayıp Mona Lisa'ya sahip olduğuna inanmasıydı . Marki'nin hırsızlıkla ilgili doğruyu söyleyip söylemediği hâlâ hararetle tartışılan bir konu.
Dianne R. Hales'in Mona Lisa: A life discovered kitabında şöyle yazıyor "Sosyete kadınları ' La Joconde görünüşünü' (adını tablonun Fransızca başlığından alıyor) benimsediler, yüzlerine ve boyunlarına onun altın rengini çağrıştıracak şekilde sarı pudra sürdüler ve onu taklit etmek için yüz kaslarını hareketsiz kıldılar." ayrıca Mona Lisa'nın çalındığı ve geri getirildiği olay, geniş bir popüler kültür etkisi yaratmıştı. Olay, yazılmış ve söylenmiş birçok hikayeye, şarkıya, film ve televizyon programına ilham verdi. Bu şekilde, Mona Lisa'nın çalınması ve geri getirilmesi, bir tür popüler kültür fenomeni haline gelmiş ve çeşitli yaratıcı eserlere konu olmuştur.
Mona Lisa'nın gülümsemesi, izleyenler arasında farklı algılanabilir ve değişken bir nitelik gösterebilir. Bu durum, tablonun belirli bakış açılarına ve izleyici pozisyonlarına göre farklı görünen bir gülümseme içermesinden kaynaklanıyor. 2000 yılında Harvard'lı sinir bilimci Dr. Margaret Livingstone, Mona Lisa'nın gülümsemesinin neden değiştiğine dair bilimsel bir yöntem uyguladı : Bu tamamen odak noktanızın nerede olduğu ve beyninizin nasıl tepki verdiğiyle ilgiliydi.Leonardo da Vinci, Mona Lisa'yı resmederken perspektif ve ışık oyunları konusunda ustalıkla çalışmıştı. Tablo belirli bir açıdan bakıldığında gülümsüyor, başka bir açıdan bakıldığında gülümsemiyor daha az belirgin veya tamamen kaybolmuş gibi görünebiliyor. Bu, izleyicinin tabloya bakış açısına bağlı olarak değişen optik bir illüzyon etkisi yaratır.Bu özellik, Mona Lisa'nın gizemli ifadesine ve izleyicilerin tabloya olan ilgisini canlı tutmasına katkıda bulunmuştur. Gülümsemenin değişkenliği, tabloya olan ilginin ve yorumların zaman içinde değişmesine neden olmuştur.
Ancak 2017'de yapılan bir araştırma çoğu insanın onun mutlu olduğunu düşündüğünü ortaya çıkardı. Freiburg Üniversitesi'ndeki bilim insanları, Mona Lisa'nın konusunun daha fazla mutluluk mu, yoksa daha fazla üzüntü mü verdiğini belirlemek için 12 kişiye tablonun dokuz fotoğrafını gösterdi. Biri orijinaldi, diğer sekizi ise dijital olarak ağzın etrafında şekillendirilmişti. Fotoğraflar karıştırıldı ve her katılımcılara gösterildi yüzde 97 oranında orijinal tablonun mutlu göründüğünü söylediler. Yüz tanımada kullanılan sisteme göre Mona Lisa’nın yüzü %83 mutlu, %9 bıkkın, %6 korkmuş ve %2 sinirli mimiklere sahip.
1911 Yılındaki Çalınma: Belki de en bilinen olay, 1911 yılında Louvre Müzesi'nde gerçekleşti. İtalyan hırsız Vincenzo Peruggia, tabloyu müzeden çaldı. Peruggia, İtalya'ya geri götürdü ve tabloyu yerel bir sanat koleksiyoncusuna satmaya çalıştı. Ancak, tablo bulundu ve 1914'te Louvre Müzesi'ne geri getirildi.1956 Yılındaki Asit Saldırısı: 1956 yılında, bir ziyaretçi Mona Lisa'ya asit attı. Neyse ki, asit saldırısı tabloya önemli bir zarar vermedi ve daha sonra restore edilebildi.2009 Yılındaki Camlı Taş Saldırısı: 2009 yılında bir ziyaretçi, Mona Lisa'nın cam koruma tabakasına bir camlı taş fırlattı. Bu saldırı sonucunda tabloda herhangi bir hasar meydana gelmedi aynı yıl Rus bir turist tabloya bir fincan çay attı.2022 Yılındaki Pasta Saldırısı: Tekerlekli sandalyeli, yaşlı bir kadın kılığında giren bir adam “Gezegeni düşün” diye bağırarak “Mona Lisa”ya pasta fırlatmıştı.Son olarak geçtiğimiz günlerde "Tarım sistemimiz hasta" diyerek "sağlıklı ve sürdürülebilir gıda" hakkı talep eden iki protestocu tabloya çorba fırlattı.
Ziyaretçiler Göremez, Görmek için
Giriş yap veya üye ol.