Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'daki savaş nedeniyle ABD ve Batı ile ilişkilerinde gerilimlerin sürdüğü bir dönemde, "stratejik ortağı" olarak gördüğü Çin'e ziyaret gerçekleştirdi.
Çin'de düzenlenen 3. Kuşak ve Yol Forumu'na katılmak üzere bu sabah Pekin'e ulaşan Putin, yarın forumda yapacağı konuşmanın ardından Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşecek. Rus lider, 600. günü geri bırakan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasından bu yana ilk kez Çin'e ziyaret gerçekleştiriyor. Ziyaretin, uluslararası ve bölgesel gerilimlerin arttığı bir dönemde, iki ülke arasında "kapsamlı stratejik ortaklık koordinasyonu" olarak tanımlanan yakınlaşmayı perçinleyeceği öngörülüyor. Putin'in ziyaretinde, iki ülke arasındaki "Kuşak ve Yol" işbirliğinin ve ekonomik ilişkilerin yanı sıra Rusya-Ukrayna Savaşı ve Orta Doğu'da İsrail ile Filistin arasında tırmanan gerilimin de ele alınması bekleniyor. "KUŞAK VE YOL, HAKİMİYET DEĞİL İŞBİRLİĞİ ÇABASI"
Putin, ziyareti öncesinde Çin devlet televizyonu CCTV ile yaptığı mülakatta, Çin'in tarihi İpek Yolu güzergahı üzerinde Doğu-Batı ticaretini yeniden canlandırma hedefiyle başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi'ni, "küresel hakimiyet" çabası değil "işbirliği arzusu" olarak gördüklerini dile getirdi. Kuşak ve Yol işbirliğinin, "sömürgeci ülkelerin" yaptığının aksine zorlamaya dayanmadığına işaret eden Putin, "Bazıları Kuşak ve Yol Girişimi'ni Çin'in başkalarına hakim olma çabası olarak görüyor, bizim açımızdan böyle değil. Biz, işbirliği arzusunu görüyoruz." ifadelerini kullandı. Girişimin, Rusya'nın bölgesel kalkınma vizyonuyla uyum içinde olduğunu vurgulayan Putin, "Devlet Başkanı Şi'nin 10 yıl önce başlattığı planı memnuniyetle karşıladık. Bizim Avrasya Ekonomik Birliği'ni kurmamız ve 'Büyük Avrasya'yı inşa etme vizyonumuz, Kuşak ve Yol Girişimi ile tamamıyla örtüşüyor." değerlendirmesinde bulundu. Putin, "Çin'in bu çerçevede önerdiği işbirliklerinin en iyi tarafı, kimse diğerlerine bir şeyi dayatmıyor. Ortak bir amaç doğrultusunda tüm taraflar için kabul edilebilir çözümleri, projeleri ve yaklaşımları aramak esas. Dayatma veya zorlama yok, fırsatlar var." şeklinde konuştu.
AVRUPA VE SİBİRYA GÜZERGAHLARINDA İŞBİRLİĞİ
Rusya, Kuşak ve Yol Girişimi'nin iki ana kara güzergahındaki ulaştırma ve altyapı projelerinde Çin ile aktif işbirliği yapıyor. Çin'den Avrupa'ya uzanan, "Yeni Avrasya Kara Köprüsü" (NELB) olarak adlandırılan ilk güzergah, Çin'in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nden başlayarak Hazar Denizi'nin kuzeyinden Kazakistan üzerinden Rusya'nın batısına, oradan Doğu Avrupa'ya ve Almanya'ya kadar uzanan bir demir yolu ulaştırma ağı oluşturuyor. "Çin-Rusya-Moğolistan Ekonomik Koridoru" (CRMEC) adı verilen ikinci güzergah ise Çin'in kuzeyini Moğol steplerinden Rusya'nın Sibirya topraklarına bağlamayı hedefliyor. Çin ve Rusya hükümetlerinin kurduğu ortak yatırım fonuyla desteklenen projenin bölgesel entegrasyonu artırması amaçlanıyor. Rus lider, 2017 ve 2019'da düzenlenen önceki iki Kuşak ve Yol Forumu'na da katılmıştı. "ÇİN-RUSYA İŞBİRLİĞİ, KÜRESEL İSTİKRAR FAKTÖRÜ" Rusya Devlet Başkanı, 6 Ekim'de Soçi şehrinde düzenlenen Uluslararası Valday Kulübü toplantısında, Rusya-Çin işbirliğinin "küresel istikrarın önemli faktörü" olduğunu belirterek Moskova'nın, Batı'nın "cepheleştirici" siyasetine karşı Pekin ile güvenlik ve ekonomi alanında işbirliğini artıracağını bildirmişti. ABD'nin Çin'e yönelik politikasının, Pekin'in büyüyen gücünden kaynaklanan "jeopolitik korkulara" dayandığı, Batı'nın hegemonyasını sürdürmek için bloklar oluşturma çabasının dünya barışını tehdit ettiği değerlendirmesine bulunan Putin, "Rusya ve Çin arasındaki işbirliği, elbette dünyada önemli bir istikrar faktörü işlevi görüyor." ifadesini kullanmıştı. Putin, Rusya'nın NATO genişlemesine karşı Çin ile işbirliğini geliştireceğini vurgulayarak "Batılı ülkelerin ve özellikle ABD'nin, NATO'nun sınırlarını Rusya Federasyonu topraklarına doğru genişletme arzusu, Ukrayna'daki krizin en önemli sebeplerinden biriydi. Şimdi aynısını Doğu'da (Asya) yapıyorlar, farklı kapalı askeri gruplaşmalar oluşturuyorlar." değerlendirmesinde bulunmuştu. Rus lider, eylülde ülkesini ziyaret eden Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile yaptığı görüşmede de Çin'e, "tek kutuplu hegemonyaya direnme" çağrısı yaparken "stratejik işbirliğini derinleştirme" mesajı vermişti. Çin Devlet Başkanı Şi'nin martta Moskova'ya yaptığı ziyareti "çağ açan" olarak niteleyen Putin, "Mevcut uluslararası durum, Devlet Başkanı Şi Cinping'in 'dünyanın yüzyıldır görülmeyen değişimlerden geçtiğine' dair stratejik hükmünü doğruluyor." diye konuşmuştu. Rusya ve Çin'in ortak çabalarıyla BRICS'in genişleme yönünde başarılı bir adım attığını ve bunun işbirliğini yeni bir seviyeye taşıyacağına inandığını dile getiren Putin, "Rusya, Çin ile Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi çok taraflı çerçevelerde yakın koordinasyonu sürdürerek tek kutuplu hegemonyaya ve kamplar arası cepheleşmeye direnmeye, uluslararası barışı ve adaleti korumaya hazır." ifadelerini kullanmıştı. RUSYA İLE İLİŞKİLER, ÇİN'İN KÜRESEL SİYASETİNİN KÖŞE TAŞI Çin yönetimi de ABD ile jeostratejik rekabette, Rusya ile stratejik ortaklığını sürdürmeyi ve geliştirmeyi kritik görüyor. Çin lideri, martta düzenlenen Ulusal Halk Kongresi'nde yeniden devlet başkanı seçilerek iktidarını üçüncü döneme taşımasının ardından ilk yurt dışı ziyaretini Rusya'ya yapmıştı. Şi, ziyarette, Putin'e hitaben, "Şu anda dünya yüzyılda bir görülecek bir değişimden geçiyor ve bu değişime biz yön veriyoruz." ifadelerini kullanmıştı. Ziyarette iki lider ilişkilerin yeni bir boyuta yükseltilmesine dair anlayış birliğine varılmış, Pekin ile Moskova arasında stratejik işbirliğinin küresel boyutta genişletilmesine vurgu yapılmıştı. ÇİN'İN RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI'NDAKİ TUTUMU Çin ile ABD arasında jeostratejik rekabetin ve bölgesel gerilimlerin arttığı bir dönemde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, benzer meydan okumalarla karşı karşıya olan Moskova ile Pekin'i yakınlaştırmıştı. Çin ve Rus liderlerinin, savaşın başlamasında hemen önce, 4 Şubat 2022'de, Putin'in Pekin Kış Olimpiyatları için Çin'e yaptığı ziyaretteki görüşmede, "iki ülke arasındaki dostluğun limiti olmadığına" vurgu yapan ortak açıklaması, Pekin yönetiminin kısa süre sonra başlayacak savaştan haberdar olduğu ve örtülü onay verdiğinin işareti olarak yorumlanmıştı. Çin, her ne kadar savaşın ardından Rusya'ya yönelik uluslararası yaptırımlara katılmasa da ABD ve Avrupa ile ekonomik ilişkilerine zarar vermemek için yaptırımların çerçevesine büyük ölçüde uymuştu. Öte yandan Pekin, yaptırımların Avrupa ile Rusya arasındaki alışverişleri kısıtlamasıyla yön değiştiren ticaretten de kazanç sağlamış, savaşın ardından iki ülke arasındaki ticaret hacminin, özellikle enerji alanında arttığı gözlenmişti. ABD ve Avrupa, Rusya'ya savaşta silah desteği sağlamaması yönünde Çin'i uyarırken, Pekin doğrudan silah satışı yapmasa da Moskova ile ortak askeri tatbikatlar dahil askeri ve sanayi işbirliğini sürdürmüştü. BARIŞ ÖNERİLERİNDEN ARABULUCULUĞA Çin, savaşın yıl dönümü olan 24 Şubat'ta krizin siyasi çözümü için önerilerini içeren 12 maddelik "tutum belgesi" açıklamış, belgede, gerginliklerin aşamalı azaltılarak ateşkesin sağlanması gerektiği vurgulanmıştı. Ateşkes önerisi, ABD ve Avrupa Birliği'nin yanı sıra öneriyi fiili durumun resmiyete dökülmesi olarak algılayan Ukrayna tarafından da kabul görmemişti. Kiev yönetimi, bu koşullardaki bir barışın "savaşın dondurulması" anlamına geleceğini dile getirmişti. Rusya da Çin'in görüşüne önem verdiğini ancak mevcut koşullarda Ukrayna meselesinin çözümünde barış yoluna geçişin sağlanması için gerekli koşulların oluşmadığını bildirmişti. Devlet Başkanı Şi, marttaki Moskova ziyaretinde Ukrayna sorununa siyasi çözüm çağrısında bulunsa da ziyarette stratejik işbirliğinin küresel boyutta genişletilmesine yapılan vurgu, Çin'in Rusya'ya desteğini sürdürdüğünün işareti olarak yorumlanmıştı. Çin, Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui'yi, mayısta Ukrayna, Rusya ve diğer ülkelere göndererek bir arabuluculuk zemini aramış fakat temaslardan somut sonuç alınmamıştı. "KAPSAMLI STRATEJİK KOORDİNASYON ORTAKLIĞI" Çin, Rusya ile ilişkilerini, "kapsamlı stratejik koordinasyon ortaklığı" olarak tanımlıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin daimi üyesi olan iki ülke, ABD ve Batılı müttefiklerinin ağırlığına karşı küresel sorunlarda çoğu zaman birbirini destekleyen politika tercihlerini ortaya koyuyor. İki ülke kuruluşuna öncülük ettikleri Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS topluluklarının yanı sıra, Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) ve G20 gibi çok taraflı platformlarda da işbirliğini sürdürüyor.
Ziyaretçiler Göremez, Görmek için
Giriş yap veya üye ol.