Haksız kazanç sağlamak için bebeklerin ölümüne neden olmakla suçlanan Yenidoğan Çetesi davasında altı gün süren ilk duruşma tamamlandı. Davanın ilk duruşmasında tutuklu sanıklar savunma yaptı. Tutuklu sanıklar çeşitli itiraflarda bulundu, birbirlerini suçladı. En dikkat çekici anlar ise örgütün elebaşı olarak gösterilen Fırat Sarı’nın savunması sırasında yaşandı. 10 ay önce telefonlarının dinlendiğini öğrendiğini iddia eden Sarı’nın savunmasında birçok çelişki vardı. Sarı, 112 Acil Çağrı Merkezi’nden sevk olmadığını iddia etse de burada ambulans şoförü olan tutuklu sanıklardan Gıyasettin Mert Özdemir’le yaptığı işbirliğini anlattı, başka isimler de verdi. Makheme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Yenidoğan Çetesi davası, 26 Kasım Salı günü tutuksuz sanıkların ifadeleriyle devam edecek. İşte Türkiye’nin gözünün çevrildiği davada gün gün yaşananlar.
Bebekleri gereksiz yere yoğun bakımda tuttular, bazılarının ölmesine bazılarınınsa engelli olmasına neden oldular. Tüm bunları ise SGK’dan para alabilmek için yaptılar. 10 bebeğin ölümünden, sayısız bebeğin hayatının riske atılmasından sorumlu tutulan Yenidoğan Çetesi’nin davası İstanbul’da başladı. Davanın ilk duruşması altı gün sürdü. Pazartesi günü başlayan ilk duruşma, cumartesi günü tamamlandı. Davada tutuklu sanıkların tamamı savunma yaptı. Savunmalar sırasında dikkat çekici itiraflar geldi, tutuklu sanıklar birbirlerini suçladı. İşte Yenidoğan Çetesi davasında gün gün yaşananlar.
Yenidoğan Çetesi soruşturmasında yargılama pazartesi günü başladı. Adliyede yaşanan yoğunluk ve gerginlikler nedeniyle geç başlayan duruşmanın ilk günü önce kimlik tespitleri yapıldı. Bin 399 sayfalık iddianamede çetenin ele başı ve yöneticisi olarak adları geçen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve çetenin 112 çağrı merkezindeki elemanları ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de duruşmaya getirildi. Fırat sarı kimlik tespitinde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu söyledi. Çorlu’da tutuklu bulunan sanıklar ise video konferans aracılığıyla kimlik beyanında bulundu. MÜFETTİŞ RAPORUNDAKİ KAN DONDURAN AYRINTI Sağlık Bakanlığı’nın müfettiş raporunda bebeklerin bir bölümüne pasif ötenazi uygulandığı, yani hiçbir tedavi yöntemi uygulanmadan ölüme terk edildiklerine yer verildi. Bir hemşirenin ise yoğun bakımdaki bebeğin kalbinin durması üzerine doktora haber verdiği, doktorun ise “Canlandırmaya gerek yok.” dediği belirlendi.
Yenidoğan Çetesi davasının ikinci günü çarpıcı itiraflara sahne oldu. Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı. Tapelere yansıyan sözleri için “Çirkin bir cümle. Bebeğin sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, o yüzden böyle konuştum.” dedi. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Gök, çetenin karanlık yüzünü anlattı. “Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu.” diyen Gök, “Serdar Yüksel, bebek sevki yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı yollamamı söyledi, yolladım. SGK'dan fazla para alıyorlardı. Bunun için yatışlar uzatılıyordu.” itirafında bulundu. Gök, “Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu.” diye konuştu. “O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ” Duruşmada bir Kurtar Vadisi diyaloğu da yaşandı. Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi. “Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.” diyen Korkmaz, “Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER'e şikayet ettim.” şeklinde konuştu. İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI Hemşire Hüseyin Günerhan da davada çarpıcı bir itirafta bulundu. Örgüt iddiasını reddedip, suçsuz olduğunu savunan Günerhan, “Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz.” dedi. Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını iddia eden Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.” dedi.
Davanın üçüncü gününde, sanık üç hemşireden üç çarpıcı itiraf geldi. Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, örgüt lideri Fırat Sarı ile arasındaki para transferlerini kabul etti, bu paraların çalışanlara motivasyon için dağıtıldığını ileri sürdü. Bir diğer sanık hemşire Çağla Durmuş ise Fırat Sarı’nın maddi kazanç için hastaları entübe olarak gösterdiğini anlattı. Hemşirelerden Damla Atak, örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığı itirafında bulundu. Ardından Dr. Rıza Keykubad’ın savunmasına geçildi. Kaya bebeğin ölümüyle ilgili "Çek fişini" ifadeleri sorulan Keykubad, üzerine oyun oynandığını ileri sürerek böyle bir cümle sarf etmediğini iddia etti. Keykubad'ın savunmasının ardından söz alan Kaya bebeğin ailesinin avukatı, "Benim müvekkilim kendi evladını bisküvi kutusu içinde almış ve o kutuyu kucağında götürmüştür." diyerek sanığın savunmasına tepki gösterdi.
Davada perşembe günü dördüncü duruşma görüldü. Sanıklardan yeni itiraflar da geldi. Yenidoğan Çetesi davasındaki hastane yöneticilerinden sanık Serdar Yüksel, borca girdiğini, bu yüzden bebeklerin hastanelere sevk edilmesi için para aldığını itiraf etti. Yüksel, “Beni 112’den arayanlar ya da ‘Sağlık Bakanlığı’ndan numaranızı aldık’ diye arayanlardan biliyorum hastaları. Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı’dan para aldım.” dedi. Sanık Yüksel ifadesinde, bebekleri para karşılığında il dışındaki hastanelere gönderdiğini de itiraf etti. ASİSTANDAN İTİRAFLAR Çete yöneticisi Fırat Sarı’nın asistanı sanık Sümeyye Nur Arslan ise Sarı’nın evde bakım hizmetleri alanına da girmeyi amaçladığını anlattı. Arslan, Sarı’nın bunun için kendisine vekalet verdiğini, ücretleri hemşirelere kendisinin yatırdığını söyledi. Sanık Arslan şunları anlattı: “Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru anlatamadı. Siz normalde 3 hasta bakacakken 5 hasta bakıyorsunuz. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor. Hastane yeterli ücreti vermiyor. İşten çıkmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı veriyor.” Arslan, savcının sanık Fırak Sarı’yı kastederek, “Ayda 400 bin lira geliri olan biri neden sizden para istiyordu?” sorusunu da yanıtladı. Arslan şunları söyledi: “Biz de anlam veremiyorduk. Mesela yurt dışına gideceği zaman beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin diye para aldığı oldu. Tutuklandığında bana 150 bin lira borcu vardı.” “BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM” Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç’ın savunması ise şaşkınlığa neden oldu. Kılıç, belediye başkanı olmayı amaçladığını, siyasi hedefleri doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü.
Yenidoğan çetesi davasının 5. gününde ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 acil zincirinin dışına çıkılarak bebeklerin hastaneye sevk edilmesiyle ilgili savunma yaptı. Kendini doktor olarak tanıttığını, Yenidoğan çetesinin elebaşısı olmakla suçlanan Fırat Sarı'dan 60 bin lira maaş ve hasta sevki başına bin lira aldığını söyledi. 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'den arka arkaya itiraflar geldi. Gıyasettin Mert Özdemir şunları söyledi: "Kaya bebeğin annesi riskliydi. 112 ona saatlerce yer bulamadı. Aile de ümidini kesip başka bir yol aradı. Ben de Güney Hastanesi başhekimi Ali Dirik'e sundum. O da kabul etti. Bu hastayı hiçbir hastane kabul etmemişti." Mahkeme Başkanı'nın "'Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer' konuşması için ne diyorsun?" sorusuna yanıt veren Gıyasettin Mert Özdemir, "İşgüzarca yaptığım bir konuşmaydı." dedi. "ANLAŞMALARI HASTANELERLE YAPTIM" Özdemir, erişkin yoğun bakıma da hasta sevk ettiğini anlattı. Ayrıca Fırat Sarı'dan para aldığını ve Bağcılar Şafak Hastanesi ile Birinci Hastanesi yönetimleriyle ile anlaşma yaptığını ileri sürdü. Özdemir, "Her özel hastane yoğun bakımın dolu olmasını ister" dedi. Mahkeme Başkanı'noın "112 sizi az çalıştırıyor herhalde. Bu işleri yapacak bu kadar vaktin olduğuna göre." sorusuna Özdemir, "112 çalışanı olduğum işi resmi olarak yapamamaktayım. O hastanelerde çalışmasaydım resmi olarak yapabilirdim. Savcı ifade alırken hakaret ettiği için bunları anlatamadım. Savcı art niyetli?" açıklamasında bulundu. "Bebek ölümünü araştırmak art niyet mi? Varsa bir ithamın, avukatın var. Şikayetçi olursun." sorusuna yanıt veren Özdemir, "112'ye bildirsek bebek alamayız" şeklindeki sözlerini, 112'nin yer bulması uzun sürdüğü için kurduğunu iddia etti. 4 bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Doktor Dursun Eryılmaz ise kimi bebeklerin doğuştan sağlık sorunları olduğunu öne sürdü. Suçlamaları hemşirelerin dedikodusu olarak yanıtladı.
Yenidoğan çetesi davasında kritik isim Fırat Sarı, duruşmanın altıncı gününde savunma yaptı. Çetenin ele başı olmakla suçlanan Sarı’ya bebek ölümleriyle ilgili ihmal iddiaları, hasta sevklerinin nasıl yapıldığı, kimlerle işbirliğine gittği gibi merak edilen birçok soru yöneltildi. Sarı, bu yılın ocak ayından itibaren telefonlarının dinlendiğini bildiğini iddia etti, bebek ölümleriyle ilgili ihmal iddialarını kabul etmedi, hasta sevki konusundaki işleyişi anlattı. Ele başı olarak gösterilen Sarı, “Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. İnsanlık onurum kalmadı. Burada her şeyi anlatmak istiyorum.” dedi. Fırat Sarı, “112 sevk zincirini bozarak, rüşvet vererek asla hasta almadık. Her hastaneye eşit gönderiyorlar. Biz tıp merkezlerinden aldık.” ifadelerini kullandı. 582 yıla kadar hapis cezası istenen Sarı, 112 Acil Çağrı Merkezi’nden sevk olmadığını iddia etse de burada ambulans şoförü olan tutuklu sanıklardan Gıyasettin Mert Özdemir’le yaptığı işbirliğini anlattı, başka isimler de verdi. Sarı şöyle devam etti: Gıyasettin Mert Özdemir, bebek sevki yapıyordu. Para veriyorduk bunun için. Mert ‘Devlette çalışıyorum, ödemeleri bana yapman sorun olur’ dedi. Paraların eşinin hesabına yatırılmasını istedi. Renas Reyap’ta çalışıyordu. Renas’tan hasta sevkini rica ederdik, para işlerine girmezdi.” Fırat Sarı, anlaşmayı hastane yöneticileriyle yaptığını işleyişten haberdar olduklarını iddia etti. Ayrıca hastane yönetimlerinin hasta sayısının artırılması için kendinisi sıkıştırdığını da iddia eden Sarı’ya, “Fişini çek.” konuşması da soruldu. Sarı, “Şaka yaptık kendi aramızda siz yapmıyor musunuz?” deyince Fırat Sarı’ya tepki gösteren savcı, “Bizim üzerimizden örnek verme.” dedi. Satılan SGK ilaçları da sorulan Sarı, bu konuda sanıklardan hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök’ü suçladı. Sarı şunları söyledi: “Hayatımı kararttılar. En fazla 3 gün tuttuk o ilaçları. Artırma dedikleri o ama sonradan öğrendim ki satmışlar. Bu arkadaşlar asgari ücrete çalışıyor. İlaçları onda birine satmışlar 300-500 liraya.” Taşçı’nın kendisine, ocak aynda dinlendiklerini söylediğini öne süren Sarı, 10 bebeğin ölümüyle ilgili ihmal iddialarını da kabul etmedi.
Fırat Sarı’nın savunmasının ardından davada ara karar çıktı. Sanıkların tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma 26 Kasım Salı günü devam edecek.
Ziyaretçiler Göremez, Görmek için
Giriş yap veya üye ol.